Cemal Süreya 'Elma' şiirinde soy isminden bir harf attığını ilan eder. Nedeni kendi anlatımına göre arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine girdiği iddiayı kaybetmesidir.Söz konusu telefon numarası Üvercinka'nın. Cemal Süreya 'O zamanlar güvenirdim belleğime telefon numaralarını falan kaydetmezdim. Belki de kaydetmediğim için kalırdı. Ona dedim ki eğer bu böyleyse ismimden bir harf atarım dedim kaybedince ismimde bir harf aradım ve iki tane olandan birini atmak daha uygun geldi' dedi.
Cemal Süreya'nın Üvey kızı ise; Süreya'nın üvey kızı Gonca Uslu'nun aktardığına göre iddiaya girmeyi çok seven şair, arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiş kaybederse soy adındaki 'y' harfinden birini sildireceğini söylemiş. İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soy adını Süreya olarak değiştirmiştir. Süreya soy adı ilk kez 1956 da yazdığı 'Elma' şiirinde görülmüş.
Elma
Şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun
Elma da elma ha Allahlık
Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı
Kuşlar uçuyor üstünde
Gökyüzü var üstünde
Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuşdun
Bir duvarın üstünde
Bir yandan elma yiyorsun kırmızı
Bir yandan sevgililerini sebil ediyorsun sıcak
İstanbul'da bir duvar
Ben de çıplağım ama elma yemiyorum
Benim öyle elmalara karnım tok
Ben böyle elmaları çok gördüm ohooo
Kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin elmanın kuşları
Gökyüzü var üstümde bu senin elmandaki gökyüzü
Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
Bir kilisenin üstünde
Bir yandan çan çalıyorum büyük yaşamaklara
Bir yandan yoldan insanlar geçiyor çoğul olarak
Duvarda bir kilise
İstanbul'da bir duvar duvarda bir kilise
Sen çırılçıplak elma yiyorsun
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
Bir yanda Sirkeci'nin tiren dolu kadınları
Adettir sadece ağızlarını öptürürler
Ayaküstü işlerini görmek yerine
Adımın bir harfini atıyorum.
Elma da elma ha Allahlık
Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı
Kuşlar uçuyor üstünde
Gökyüzü var üstünde
Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuşdun
Bir duvarın üstünde
Bir yandan elma yiyorsun kırmızı
Bir yandan sevgililerini sebil ediyorsun sıcak
İstanbul'da bir duvar
Ben de çıplağım ama elma yemiyorum
Benim öyle elmalara karnım tok
Ben böyle elmaları çok gördüm ohooo
Kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin elmanın kuşları
Gökyüzü var üstümde bu senin elmandaki gökyüzü
Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
Bir kilisenin üstünde
Bir yandan çan çalıyorum büyük yaşamaklara
Bir yandan yoldan insanlar geçiyor çoğul olarak
Duvarda bir kilise
İstanbul'da bir duvar duvarda bir kilise
Sen çırılçıplak elma yiyorsun
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
Bir yanda Sirkeci'nin tiren dolu kadınları
Adettir sadece ağızlarını öptürürler
Ayaküstü işlerini görmek yerine
Adımın bir harfini atıyorum.
Cemal Süreya'nın kaybettiği iddia sonucu soy adından attığı 'y' harfini anlatan dizenin Elma şiirinin son dizesi olması Cemal kelimesinden 'c' harfini atınca elma kelimesinin çağrışımını yapmıştır.
Bir başka rivayete göre ise;
Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır. Sınıflarında Muazzez Akkaya isimli bir kız varmış. İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş. Sınıfta sürekli birbirlerine bu kıza duydukları ilgiyi anlatırlarmış. Hatta bu kıza yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış. Sonradan bu aşk kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim sen elde edemezsin' derken 'kim elde edecek' diye iddiaya tutuşmuşlar. Kaybeden büyük bedel ödeyecek demişler ve bu bedel ömrü boyunca üzerinde kalacak bedene fiziksel zarar olmayacak diyede kararlaştırmışlar. Sonunda adını değiştirmeye gelmiş olay. Cemal Süreyya kazanırsa Sezai Karakoç'un soy adı Karkoç olacak, Sezai Karakoç kazanırsa Cemal Sürayya'nın adı Süreya olacak. İddiayı Sezai Karakoç kazanır ve kızı elde eder. Cemal Süreyya'da gidip soy isminden 'y' harfini attırır. İşte süreyya'dan Süreya'ya geçiş dönemi böyle olmuştur.
Peki sonra ne oldu?
Muazzez Akkaya kendisi ile Sezai Karakoç'un bir iddia sonucu çıktığını öğrenir. Birazda sorunları olan Muazzez bunu kaldıramaz ve memleketi olan Geyve'ye gider. Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve ona ithafen Mona Rosa şiirini yazar bu şiir aynı zamanda Türk edebiyatının en mahrem akrostiş şiiridir.
MONA ROSA
Mona Rosa. Siyah güller,
ak güller.
Geyve'nin gülleri ve
beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş
merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana
batacak.
Mona Rosa. Siyah güller,
ak güller.
Ulur aya karşı kirli
çakallar,
Ürkek ürkek bakar
tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende
bir hal var.
Yağmur iri iri düşer
toprağa,
Ulur aya karşı kirli
çakallar.
Açma pencereni perdeleri
çek,
Mona Rosa seni
görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için
yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir
deliyim.
Açma pencereni perdeleri
çek.
Zeytin ağaçları, söğüt
gölgesi,
Bende çıkar güneş
aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir
kapı sesi.
Seni hatırlatır her
zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt
gölgesi.
Zambaklar en ıssız
yerlerde açar
Ve vardır her vahşi
çiçekte gurur.
Bir mumun ardında
bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da
durur.
Zambaklar en ıssız
yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve
parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor
gibi.
Ellerinden belli olur
bir kadın,
Denizin dibinde geziyor
gibi.
Ellerin, ellerin ve
parmakların.
Zaman ne de çabuk geçiyor
Mona.
Saat onikidir söndü
lambalar
Uyu da turnalar girsin
rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe
bu kadar.
Zaman ne de çabuk
geçiyor Mona.
Akşamları gelir incir
kuşları,
Konarlar bahçemin
incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin
sarı.
Ah beni vursalar bir kuş
yerine.
Akşamları gelir incir
kuşları.
Ki ben Mona Rosa bulurum
seni
İncir kuşlarının
bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş
yelkeni.
O masum bakışların su
kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum
seni.
Kırgın kırgın bakma
yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden
türküler.
Benim aşkım uymaz öyle
her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun
söyler.
Kırgın kırgın bakma
yüzüme Rosa.
Artık inan bana muhacir
kızı,
Dinle ve kabul et
itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir
garip sızı
Alev alev sardı her
tarafımı.
Artık inan bana muhacir
kızı.
Yağmurdan sonra büyürmüş
başak,
Meyvalar sabırla
olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta
içine bak
Anlarsın ölüler niçin
yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş
başak.
Altın bilezikler o kokulu
ten
Cevap versin bu kuş
tüyüne.
Bir tüy ki can verir
gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye
güne.
Altın bilezikler o
kokulu ten.
Mona Rosa. Siyah güller,
ak güller.
Geyve'nin gülleri ve
beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş
merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana
batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak
güller.
Esas konumuz olan 'Y' harfine gelecek olursak;
Cemal Süreya’nın attığı bu
harfi birisi sahiplenir bu sahiplenen kişi Süreyyya
Evren‘dir.
İlginç... Kendimi düşünüyorum da herhalde ben olsam bir telefon numarası için böylesi kalıcı bir iddiaya girmezdim. Cemal Süreya oldukça cesur ve kararlı. Üstelik risk almayı da seven biri... Ayrıca ince bir mesajda çıkarabiliriz burdan; insanoğlu risk almadan bir şeyler başaramaz, başarının sırrı risk almaktır. Her ne kadar soy adından harf eksilse de o yüreklerde ve akıllarda yer edindi. Kazanmamış gibi görünüyor fakat asıl kazanan Cemal Süreya'dır. Sezai Karakoç ile girdiği iddia rivayetini bilmiyordum. Aslında aşk uğruna yapılan iddia daha çok hoşuma gitti. Bilgilendirdiğin için teşekkürler...
YanıtlaSilAçıkçası çok ilginç bir hikaye ::) Onları orijinal isimlerinden bile vazgeçmeye sürükleyen bu kadın da çok şanslı olsa gerek. Ben de hep aklımdan geçirirdim, Süreya neden tek 'y' ile yazılıyor diye. Böylece öğrenmiş oldum :). Cemal Süreya nasıl ki şiirlerinde olduğu gibi kapalı imgeler kullanarak bir ironi oluşturuyor. Bu hikayesinde de bir ironi yatıyor. Paylaşımın için teşekkürler...
YanıtlaSil